24 Ağustos 2020 Pazartesi

YAZ BİTERKEN

Abik gubik, magazin ve tatil içerikli programların veya yazıların olmazsa olmazı bir klişe vardır: KENDİNİZİ ŞIMARTIN. Gerçekten de kendimize ara ara yapmamız gereken bir iyilik bu aslında. Rutinin dışına çıkmak, iç sesini dinlemek, kendini mutlu etmek hepimize ilâç gibi geliyor.

Herkesin bir kendini şımartma yolu illâ ki var.

Kimi şanslı azınlık, bunun için farklı Avrupa şehirlerindeki moda haftalarını yerinde izleyerek, yeni sezon gardırobu için kendine tanımlanmış limitsiz ek kredi kartıyla alışveriş yapar. Kıskanılası. Güzel yere dükkân açmış hemcinslerim. Koca parası yemeden bu işi layığıyla yapanlar da yok değil, ama sayıları bir elin parmaklarını geçmez. Şimdilerde iyice ayağa düştü, sosyal medya ve sponsorlu içerikler sayesinde, elinizi sallasanız blogger ve influencer geçinen Kezban’lara çarpıyor. Sümüğünüzü dahi atmayacağınız tipler. Ama bunları takip eden, prim veren takipçileri var. Hem de binlerce. İşte, herkesin bir alıcısı var. Zaman bunu getirdi. Anlayacağınız, kalite çok uzaklarda artık. Bunların alayına gıcığım, o yüzden fazla uzattım. Asıl konumuz bu değil elbette.

Kimisi ise, daha sıradan biri, meselâ bir plaza çalışanı, şirket onu eğitim için farklı bir şehire gönderdiğinde ve otel ücretini karşıladığında, gayet de şımarabilir spada bir hafta sonu geçirerek; sauna, Türk hamamı ve masaj. Kimsenin kolay kolay hayır diyemeyeceği üçü bir arada. Ne bileyim, küçük bir haftasonu gezisi, yağmurda yürümek, filtre kahve, çikolata ya da aloe veralı duş jeli bile kimilerini  şımartmaya yetebilir. Hatta öğrenciyseniz, makarnadan başka bir şey yediğiniz gün bile sizi şımartmak için kâfidir. Belki de bayramdır bir nevi. Ya da telefonun ekran parlaklığını en üst düzeye getirmek. Şaka gibi ama doğru.

Şahsen kış mevsiminden pek hazzetmediğim için, benim kendimi şımartma yolum, kışları Seyşeller’de geçirmek olabilir(di) mesela. Hatta olmuşken yılın büyük bir kısmı olsun. Dört mevsimi de yaz olan o güzelim adacıklar. Ben daha haritadaki yerini dahi bilmezken,  lo lo Mahsun gidip orda klip çekmişti. İşte, burda. Bağrı yanık türkücü kariyeri bir yana, sırf bu klip destinasyon tercihindeki vizyonuyla bile sonuna kadar saygı duyulmayı hak ediyor adam! Helâl olsun! Seyşeller. Ölmeden cennete gitmişsin gibi. Gel gör ki, hayaller ve hayatlar çok başka.


Gerçekte, vazoda her daim taze mevsim çiçekleri görmekle idare ediyorum. Ne yapacaksın! Hem de başkasının almasını beklemeden de oluyor bazen, kendim aldığım, kendime hediye ettiğim çiçekler. Beni mutlu etmeye yetiyorlar. Ya da yorucu bir günün akşamında kendime bir şarküteri/peynir tabağı hazırlayıp, yanında da sevdiğim bir kadeh şarap koymak. Mevsim kışsa genelde kırmızı şarap olur bu, yazsa beyaz ya da roze. Bir de, bir avuç makarnayı, fesleğen ve domatesle kardeş eyliyorsam yanında, ya da biraz yeşil zeytin ve birkaç dilim peynirle birlikte, hayat bana güzel! Kolay şımarıyorum özetle.

Bugün beni şımartan o şarapları yazacağım, yaz şarapları. ‘Vay efendim aroması greyfurtlu, damakta şöyle tat bırakıyor' diye ahkâm kesecek hâlim yok, zirâ şarap eksperi değilim, ve bunu zaten yapan zibil gibi kaliteli blog var. Bu, ya da şu gibi. Ben nacizâne kendi hissiyâtımı paylaşacağım.

Yazıyı okurken şarkıyı dinlemek bedava! Şu sıralar kendimi şımartırken genelde  bu çalıyor oluyor. Bu arada, kendimizi şımartacağız diye bir servet ödeyecek değiliz, o yüzden şarapların hepsi belli bir fiyat aralığında. Vedat Milör ve tayfası kusura bakmasın.



Turasan Misket Dömisek (Beyaz Yarı Sek Şarap)

Tatlı bir şarap, mezesiz bile içebilirsiniz ama en iyi meyveyle gidiyor. Öyle ki, aaaaaa! Bir de bakmışsınız ki bitmiş, şişenin dibine vuruyorsunuz. O derece yumuşak. Bitince üzülüyorum. Ürgüp bize çok yakın olduğundan, yıllardır hemen hemen her gittiğimde mutlaka Turasan Şarap Evi’ne de uğrar birkaç şişe alırım, gidemiyorsam giden bir arkadaşımdan rica ederim.



DLC Sultaniye Emir (Beyaz Sek Şarap)

Öğrenciyken, çok komik paralara satın aldığımı hatırlıyorum. O yüzden hep favorimdi, çok mutlu anılarım var onunla. Vize- final arası güzel bahar/yaz akşamlarında, kız kıza. Meze bolca dedikodu. Bağrımız bir şekilde yanık. Gönül mevzuları. Tek derdimiz bu o zamanlar ne de olsa. Lezzetli bir şarap, biraz tatlımsı. Kalbimdeki yerini hâlâ özenle koruyor.


Kayra Allure Crispy Chardonnay (Beyaz Sek Şarap)

Adındaki 'crispy' gibi, gerçekten çıtır bir içecek.İçerken insan hakikaten kendini sanki hâlâ 'çıtır 'mış gibi hissediyor. Ege tatillerimin vazgeçilmezi. Düşünün. Yazlıktasınız. Duştan yeni çıkmışsınız.  Denize karşı güneş batıyor. Akşam bir partiye katılmak için hazırlanıyorsunuz. Hem de ne parti! Off! Yaz partileri için yaratılmış bir şarap adeta!  Öyle bir hafiflik, öyle bir ferâhlık. Soğuk mezelerle birlikte, eşsiz!




Kayra Allure Beyaz Kalecik Karası (Roze Sek Şarap) 

Bir kere öyle tatlı bir pembe ki, daha bir yudum almadan rengiyle sizi neşelendiriyor. Tatlı bir meltem  saçlarınızı okşuyor gibi,  açık denizdesiniz, mavinin en derininde. Rüya gibi. Her şeyi arkanızda bırakmışsınız, yalnızsınız, ya da en sevdiğiniz / sevdiklerinizle birlikte. Bana verdiği hissiyât şimdi yazarken bu oldu. Yaz hatıralarının da etkisi var tabi bunda. Geçen yazın ‘best of’u




Turasan Blush Kalecik Karası (Roze Sek Şarap)

Gelelim bu yazın ‘best of’ unaEnteresan bir yaz oluyor, bir nevi şartlı tahliye gibi. Pandemi nedeniyle, evden pek de uzaklara gidemediğim, otel/restoran/cafe olmadan kendimi eğlediğim, aile dışında kimseyle pek görüşmediğim bir yaz. Denize hasret. Bahçe, çim, teras, ağaç, hamak, bazen arada havuz sarmalında geçen bir yaz. Öyle olunca, sadece bazı akşamlar keyiflendiğimde içtim, günbatımına yakın. Elbette ki diğerleri gibi, bunu da soğuk tüketmek gerekiyor. Çekirdeğini çıkardığınız birkaç kirazı ya da başka meyve de olabilir, çilek meselâ, dondurucuda biraz bekletip, ‘blush’ kadehinize ekleyebilirsiniz. Şımarmak için birebir! Bugün benim yaptığım gibi. Çok hafif, tatlı, keyifli






Artık akşamlar serin oluyor. Yazın son demleri. Zaman ne getirir, bilinmez. Hiç kuşkusuz bu kış kaygılarımızın kışı, Covid-19 belâsı her yerde. Sıramızı bekliyor gibiyiz. Çember gitgide daralıyor. Ama şimdi, bu güzel yaz akşamında bunları düşünmek istemiyorum. An'ın tadını çıkarmak peşindeyim. Siz de kendinizi müziğin ritmine bırakın. İşte böyle, yavaş adımlarla...

Kalın sağlıcakla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder