Bilen bilir, O'nu ne çok sevdiğimi. Her şarkısını ezbere bildiğimi. Yaz/kış ya da gece/gündüz demeden, saatten bağımsız evi-arabayı-ofisi bir müzikhole çevirip, tekrar ve tekrar dinlediğimi. Öyle ki, birkaç sene önce, 2016-2017 akademik yılı olmalı, sınav komisyonunda görevliyken, okul tarihinde bir ilke imza atmıştık O'nunla birlikte. Dönem biterken, son vizenin dinleme sınavı öncesi tüm okula ortak müzik yayınıyla o günler dinletmiştim, -ki İngilizce şarkılar dinletiriz hep, gelenek budur. Sınav çıkışı öğrenciler/gözetmen hocalar sınav sorularını değil, çalan Türkçe şarkıyı konuşuyorlardı. Hem de ne şarkı! Okul çalkalanmıştı. Bilen biliyordu tabi benim çaldığımı, muzipçe gülüyorlardı. Bilmeyen de o gün öğrenmişti, O'nu nasıl sevdiğimi- bölüm başkanlığı dâhil.-
Türk müziğinin bir zamanlar ulaşmış olduğu o şahâne yere şimdi bile inanamıyor insan. Bir efsaneydi hiç kuşkusuz. İzmirliydi. Annemin ilk gençlik aşkıydı. Uzun yaz gecelerinde, sahilde ya da gittiğimiz çay bahçelerinde onun şarkıları da çalardı. Sözlerini pek anlamazdım tabi, ama sevda’yı hep sevdim. İlerleyen yıllarda da severek dinlemeye devam ettim O’nu.
Öyle bir bu sevda bu şehre sığmaz deyişi vardı ki, akacak kan damarda durmuyordu. Sevmek acı, gerçek acıydı gerçekten de, tıpkı yok yok yalan deme’de söylediği gibi. Bir gülü sevdim’de efkârın dibini görüyordunuz, olanlar olmuş şu garip gönlünüzle. Dilek taşı çaresizliğin şarkısıydı, dilek taşından bir şey isteyecek kadar çaresizlerin şarkısı. Kurumuş bir dal gibiyim şarkısında, ‘Kurtar beni Allah’ım, yalvarıyorum’ derken, öyle iyi anlıyordunuz ki O’nu, çünkü siz de kendinize çıkacak bir yol arıyordunuz. Dertler benim olsun yorumu dert sahibi yapıyordu. Öyle içli. Ağla hâlime, en sevdiğimdi. Keder yüklüydü. Gerçekten ağlatıyordu.
Öyle bir bu sevda bu şehre sığmaz deyişi vardı ki, akacak kan damarda durmuyordu. Sevmek acı, gerçek acıydı gerçekten de, tıpkı yok yok yalan deme’de söylediği gibi. Bir gülü sevdim’de efkârın dibini görüyordunuz, olanlar olmuş şu garip gönlünüzle. Dilek taşı çaresizliğin şarkısıydı, dilek taşından bir şey isteyecek kadar çaresizlerin şarkısı. Kurumuş bir dal gibiyim şarkısında, ‘Kurtar beni Allah’ım, yalvarıyorum’ derken, öyle iyi anlıyordunuz ki O’nu, çünkü siz de kendinize çıkacak bir yol arıyordunuz. Dertler benim olsun yorumu dert sahibi yapıyordu. Öyle içli. Ağla hâlime, en sevdiğimdi. Keder yüklüydü. Gerçekten ağlatıyordu.
Hani çok sevince birini oluyordu insanın içi, böyle büklüm büklüm. Kulakların çınlasın şarkısında ‘Seni andım bu gece’ diyordu ya, bilen bilir, aslında ‘her gece’ydi o. Uzaklarda ya da yakın, çınlıyordu mutlaka birinin kulağı. Seni terkedeceğim şarkısında nasıl da tatlı sitem ediyordu ‘İnsan bir kere olsun arayıp da sormaz mı?’ diye sorarken. Pek çok kişi yorumlasa da, en güzeli O’nun unutturamaz seni hiçbir şey deyişiydi.
“Dünyada sevenler bahtiyar olmaz” diyerek ufuk açıyordu gündüzüm seninle’de. Gerçekten de mutlu aşk yoktu. İşte bu bizim hikâyemiz öyle saf, öyle temizdi. Izdırabın tâ kendisi olan sevgiliye tutup ‘Sen hayatsın...’diyordu ya bilemezsin ki’de, perişân ediyordu. Devasız dertlere düşürüyordu gurbette sevgilim, oysa yaralı bir kuşa taş atılmazdı. 2013 yılında vefâtıyla kadehleri yarıya indirmişti, artık sahipsiz kalmış bir şarkıydı kandil. Ve daha nicesi.
Bu müzikler, bu sözler, bu duygular... Ancak yaşanmışlıklarla bir insanın içine işleyebilir. Bilen bilir. Tüm sevenler için söylemişti. “Kavuşmak imkânsız artık sevgilim, dönüşü olmayan yola karıştın” diyordu ya hani aşkımız eski bir roman şarkısında, çok sonraları anladım ne demek istediğini. Malesef tanışmadan, bir kez bile canlı dinlemek kısmet olmadan kaybetmiştim O’nu, kavuşmamız imkânsızdı artık. Bir yakınımı kaybetmiş gibi üzülmüştüm aramızdan ayrıldığında. Defnedildiği gün kendimi durduramadan hıçkıra hıçkıra ağladığım nadir insanlardandı.Tüm malvarlığını Türk Eğitim Vakfı’na bağışlayacak kadar yüce gönüllüydü. Son zamanlarda program yaptığı otelde kullandığı beyaz piyanosu bir müzâyedede satılıp, geliri Okmeydanı SSK Hastanesi’ne bağışlandı, hayata gözlerini yumduğu yerdi. Güzel insan. Nurlar içinde uyusun.
“Şimdi sensiz, bak seninle geçiyor mevsimler...”
Kendisine ve müzik dünyasındaki yerine ait kapsamlıca bir yazıya şuradan ulaşabilirsiniz.
Bu müzikler, bu sözler, bu duygular... Ancak yaşanmışlıklarla bir insanın içine işleyebilir. Bilen bilir. Tüm sevenler için söylemişti. “Kavuşmak imkânsız artık sevgilim, dönüşü olmayan yola karıştın” diyordu ya hani aşkımız eski bir roman şarkısında, çok sonraları anladım ne demek istediğini. Malesef tanışmadan, bir kez bile canlı dinlemek kısmet olmadan kaybetmiştim O’nu, kavuşmamız imkânsızdı artık. Bir yakınımı kaybetmiş gibi üzülmüştüm aramızdan ayrıldığında. Defnedildiği gün kendimi durduramadan hıçkıra hıçkıra ağladığım nadir insanlardandı.Tüm malvarlığını Türk Eğitim Vakfı’na bağışlayacak kadar yüce gönüllüydü. Son zamanlarda program yaptığı otelde kullandığı beyaz piyanosu bir müzâyedede satılıp, geliri Okmeydanı SSK Hastanesi’ne bağışlandı, hayata gözlerini yumduğu yerdi. Güzel insan. Nurlar içinde uyusun.
“Şimdi sensiz, bak seninle geçiyor mevsimler...”
Kendisine ve müzik dünyasındaki yerine ait kapsamlıca bir yazıya şuradan ulaşabilirsiniz.
Dilek hanım bugün bir diziye başladım dizi boyunca hep ferdi özbeğen şarkılarına yer vermişler sahnelerde ve dizinin finallerinde güzel de bir dizi netfilix dizisi. İzlemek istersiniz diye haber veriyim dedim vaktiniz olursa.
YanıtlaSilDizi: bir başkadır
SilTanıtım fragmanına ben de denk geldim, Ferdi Özbeğen’i görünce ben de çok merak ettim. Ferdi Özbeğen’in yeri bende çok başkadır. Henüz izleme imkânım olmadı ama yapılacaklar listeme ekledim bile. İlk fırsatta. Haber verdiğiniz için çok teşekkür ederim, çok naziksiniz.
Sevgiler