11 Eylül 2025 Perşembe

BENİ BENİ, BİHTER’İNİ…

Yazın bittiğini hâlâ anlayamayanlar için, bir başka yaz bitiş markırı olan Köşk-ü Memnu’nun final bölümü vardı bu akşam, üstelik yıllar sonra, kendi günü, kendi saatinde, bilmem kaçıncı kez ve sanki üstünden hiç yıllar geçmemiş gibi. Tanıtım reklamlarını görünce içim cız etmişti. Yine aynı merak, yine aynı hüzün. Yine gözlerim dolacak sandım. IQ’dan yediren bazı sahne ve replikleri saymazsak, zilyon kez izlediğim bir bölümdü aslında. Her yaz çıkamadığım bir batak. Tam bir bumerang. Yine izledim. Ama ilk kez Bihter beni bu kadar düşündürdü. Ah Bihter, ah çiçeğim. Değer miydi be? Eğer ikide bir geri dönüp bakıyorsan, aslında gitmiyor kaçıyorsundur. Çünkü gerçekten giden asla geri bakmaz ve bu da her yüreğin harcı değil. Gerçekten takdire ve saygıya değer bir davranış. Ama benlik de değil. Ah Bihter… Ne kadar da benmişsin meğer. 

Bihter belki de bu defa ölmez, hem de bu adam için diye diye izledim. Her şey çok farklı olabilirdi, aptal. Kim daha suçlu, kim daha masum, hâlâ karar veremiyorum. Islak ve çıplak ayaklarıyla kösele ayakkabı giyip araba kullanmak durumunda kalan Behlül; acını hissettik. 



Hey gidi yıllar hey. O günden bugüne sadece Çetin Özder gibi işini bilen merhametsiz çapkınlar kaldı. Kalbi olan her kurum, kuruluş ve kişi teknolojiye yenilip yok oldu. Aşkta acımasız olacaksın. Hatta gaddar, ruhsuz, şerefsiz ve kalpsiz olacaksın. Dünya kalpsizlerin dünyası. Bütün bir kış yine özleyip, gelecek yaza yeniden izleyeceğim korkarım. Bir tür bağımlılık gibi. 

Yaz bitti ve D vitamini depolarımız günden günden boşalırken, sonunda ‘bu benim enerjime değer mi?’ dönemine girdim. Eski Çaylak değilim. Bildiğin tembelim. Nefisyemektarifleri ve hdfilmcehennemi olmasaydı dünyanın bi ne kadar korkunç bir yer olacağını düşünüyorum. Uyandıktan 5 saat sonra uyanıyorum. Bu tembelliğim belki de geçen haftaki kanlı ay tutulmasından. Bu tutulmadan herkes nasibini alacak olsa da, daha derin sonuçlar doğuracak 4 burçtan biri de benimki, çünkü gökcisimlerinin hareketlerinin bir şekilde kaderimiz üzerinde etkili olabileceğine inananlardanım, bkz. AY TUTULMASI. Enerjimi bana iyi gelenlere saklıyorum. 


Laf Bihter’den açılmışken; bazen bazı insanların hayatımızdaki rolünün bittiğini kabul etmemiz gerekir. Hayatımıza girer, bize bir şey öğretir ve giderler. Görevleri bittiğinde artık orda kalmaları gerekmez. Kalplerimizin ritmi aynı değildir. Bizi büyüten ya da canımızı acıtan tecrübeler olabilir bu. Bir iz, bir ders, bir değişim bırakırlar. Tutmaya çalışmak sadece acıyı uzatır. Bırakmak ise kendimize duyduğumuz saygıdır. 

Birinin hayatınızdan çıkması her zaman kayıp anlamına gelmez. Çoğu zamana bu doğru insanlara ve huzura yer açmaktır. Teşekkür edin, dersinizi alın ve yolunuza devam edin. 

Her bitiş bir son değildir. Çünkü bazı bitişler, insana kendisini verir. 








Bu postan çıkarılacak hisse:  

Açmayanı, ikinciye arama. 

Kalmayana, yalvarma. 

Anlamayana, daha fazla açıklama. 

Bir şey sana aitse, araya mesafeler, yıllar, engeller girse bile seni bulur, unutma. 





14 yorum:

  1. Ben de artık hayatımda hiçbir yere açılmayan kapıları kapattığım bir dönemdeyim.

    YanıtlaSil
  2. Hayret, bu posta özel bi şarkın yok mu? 🙃

    YanıtlaSil
  3. tekrar izlemek için, seneye yazı beklememiz gereken, 6465376 kere daha izleyeceğimiz klasiğimiz, see you next summer canım

    YanıtlaSil
  4. Kendi ışığından verip onun gecesini aydınlatmaya çalışırken, o senin parıltını başkalarının gözünde gölgeye çevirdiğinde, suskun bir gidiş en gürültülü cevaptır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vay be! Döktürmüşsün. Yorumsuz kaldım inan.

      Sil
  5. Yokluğun bir zehir gibi dolaşıyor kanımda.

    YanıtlaSil
  6. Kissadan hisse verdiğin iliski tavsiyeleri harbiden iyi az ve oz tabi uygulayabilene 😉

    YanıtlaSil
  7. Sana kırmızı çok yakışıyor.

    YanıtlaSil