Ekonomi rezalet. Mâlum her bir büyükelçinin 1 TL’yi temsil ettiği bir dolar kuru ile karşı karşıyayız. Canım çok sıkkın. Muz yiyen Suriyeliler ise nerden baksan trajikomik. Freni boşalmış kamyon gibiyiz. Ama… bunlardan bahsetmek için açmadım bu postu. Titanik batarken keman çalanlar gibi, böyle havadan sudan konuşmak daha güzel olur diye düşündüm. Mesela göbek açık olmayan kıyafet bulmanın gitgide zorlaşıyor olması gibi. Ya da Nurgül Yeşilçay’ın son hali de olabilir. Veya; kadınların hep sorunlu erkekleri sevdiği gerçeği. İstersen okursun. İstersen okumazsın. Bu kadar basit. Ama bence oku.
Bugün kampüsten eve yürüdüm. Yeşil, sarı ve turuncunun belki elli çeşit farklı tonunun yayıldığı ağaçlı yollar boyunca, anladım ki iyicene sonbahar gelmiş. Vay anasınııııı. Hava sert. Rüzgârlı. Sona doğru yağmura da kalmayım mı?
Yeni binayı hiç sevmiyorum, kendi de yüzü de soğuk. Dersim biter bitmez defolup gidiyorum bu nedenle kampüsten. Kaçarcasına. Arabaya in-bin, derse yetiş, o işi kotar, bunu hallet, oraya buraya koştur derken, kaçırıyormuşum nerdeyse bu sonbaharı bak. Bütün sürü göç etmiş de, ben tek başına kalmış göçmen bir kuş gibi. Bugün fark ettim. Yakaladım bir ucundan neyse ki.
Eve yürürken, yol boyunca düşündüm durdum. Yıllar önce Ege’nin kampüsünde sonbaharlar nasıldı? Geçen onca sonbahardan hiç değilse bari biri gelseydi ya aklıma. Gelmedi, biliyor musun? Hatırlayamadım. Tek bir görüntü bile. Demek ki oradaki sonbaharları da kaçırmışım. Ne yazık. Kimbilir hangi incir çekirdeğini doldurmayacak, hangi eften püften dertlerim vardı. Vardı ki; başımı kaldırıp etrafıma hiç bakmamışım. Allah bilir hangi saçma şeyleri dert ediniyordum kendime. Hatırlamıyorum inan. Gençlikte zaman hiç geçmiyor, hiç de geçmeyecek sanıyorsun. Oysa zaman, nasıl da hemen geçiveren… ne çok kıymetli. Zaman, en büyük öğütücü. Bilmiyorsun tabi bunu 20’lerinde. Çünkü zaman sevenler için değil… Zaman, hasret çekenler için.
Hangi ara hızlandı mevsimler böyle? Ne çabuk geçti yıllar, bilmiyorum. Bu yılki öğrenciler 2003’lü. İnanamıyorum! Kendimi ilk kez yaşlanmış hissediyorum o çocuk yüzlere baktıkça -ki yaşlanmışım. Göstermesem de. Ama genç olmak başka, genç göstermek ise çok başka!
Ha, şimdiki dertlerim de yine incir çekirdeğini doldurmayacak cinsten gördüğün gibi yine. İnan değmez. Artık bunu biliyorum. Yakaladığım sonbaharlar var artık aklımla bin yaşayayım ki! Biri de bu. Yıllar sonra hatırlayacağım. Bugünü. Yürüdüğüm bu yolu. Bu fotoğrafı çektiğim anı.
Geçmişe gitmek için zaman makinemiz yok kabul ama, şarkılar var.
Ne çok dinlerdim. Yıllar sonra, belki ilk kez dinliyorum. Mevsimi hatırlamıyorum…Ama sanki Fransız Kültür’den çıktım, Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne doğru yürüyorum. Kulaklıklarım bayram ediyor.
Bana Fransızca’yı sevdiren şarkı.
O zaman, sen de yol boyunca benimle birlikte dinle.
>>>
Noir Desir - Le vent nous portera